Şehrimizdeki en iyi müzelerden biri olan Bursa Kent Müzesi`nde aralık ayından beri şahane bir sergi var: Bursa`da Arabesk Yıllar
1970`li yılları anlatan sergi elbette sadece Bursa ile sınırlı değil. O yıllarda bizi neler etkiledi, radyodan sonra televizyon hayatımızda neleri değiştirdi, dönemin sanatçıları, dizileri, Bursa ve ülkemizden haber başlıkları ile hem gülümseten hem de duygulandıran bir sergi.
Yaşımdan dolayı benim de birçoğunu hatırladığım o yılların anlatımı, sergiyi annemle gezince daha bir anlamlı hale dönüştü. Bir eşyanın önünde durup "a bu bizde vardı" dediğimiz ya da bir şeyin reklamını görüp cıngılının kulağımızda çınladığı anlar çok oldu.
Sergi, o yılları bilenler için çok anlamlı ve duygu yüklü olsa da bilmeyenlere de ülkemiz tarihinden önemli bir kesit aktarıyor. Çocukluğumdan ufak tefek bazı notları da yazdığım sergi izlenimim umarım size keyifli bir okuma sunar.
Çocukluğumda herkes gün yaptığından annemle birlikte güne gitmişliğim çoktur. Bu bazen apartman günü olurdu, bazen de arkadaş günü. Çoğu teyzenin elinde dantel ya da örgü olurdu, modeller paylaşılır, pasta, kek, kurabiye tarifleri konuşulur, kimi zaman kağıda yazılıp verilirdi. Bizim evde de tariflerin yazılı olduğu bir defter bulunurdu, eline aldığında içinden küçük kağıtlar düşerdi hep: "Birsen Hanım`ın elmalı kurabiyesi", "Ayşe Hanım`ın çaylı keki"
Bursalı olmadığımdan çocukluğumun Bursa yıllarını bilmiyorum. Ancak benzer şeylerdi tabii. Ucundan kıyısından hatırladığım mahalle bakkalının önünde girdiğimiz sıraydı. Ben şanslıydım ki, çoğunlukla ablamlar üstlenirdi bu görevi. Onlar mola verdiğinde evin en küçüğü olarak beni koyarlardı sıraya.
Bu zigon sehpaları tüm evlerde görmek mümkündü. Eve gelen her misafirin önüne çıkarılıp konurdu. Misafirin çayı bittiği an doldurulurdu, içmek istemeyenler çay kaşığını çay bardağının üzerine koyardı. Evin küçüğü olarak misafire çay koymuşluğum sayısız. Annem kenarda oturur (eğer kalabalık misafir gelmişse koltuklarda yer olmaz, ev sahibi sandalyede otururdu) misafirin çayı bittiği gibi gözüyle işaret ederdi.
Akşamları ailece görüştüğümüz eşli misafirler gelirdi. Yine sehpalar çıkardı ortaya. Orta sehpadaki dantelin üzerindeki cam kâsenin içinde annemler içmediği halde misafir için birkaç çeşit sigara bulundururdu. Çay, kahve ikramı yapılır, bir de misafire sigara tutulurdu. O çocuk kafamla ben eve gelen misafirin sigara içmesini çok isterdim, çünkü sigarayı bana yaktırmaları çok hoşuma giderdi.
Bi`düşünün; eskiden sigara içilmeyen evlerde bile ikram olsun diye misafir için sigara bulundururken günümüzde sigara içen misafiri evden kovalıyoruz, ancak balkonda içmesine izin veriyoruz. Sigaranın geldiği nokta:)
Misafirler gidince zigon sehpaların üstü hafif nemli bir bezle silinir, yine iç içe konur ve salondaki köşeye yerleştirilirdi. Aman üzerindeki danteli unutmayalım!
Çocukluğumdan kalan bir para koleksiyonum var. Hatırlarsanız o dönemler koleksiyon yapmak çok yaygındı. Benim para koleksiyonundan başka kartpostal koleksiyonum, peçete koleksiyonum, sonraları bir de silgi koleksiyonum oldu. Bunlara babamdan kalan pul koleksiyonu da eklendi. Ne güzel ki hepsi hâlâ bende duruyor. O zamanlar güzel bir peçete bulmak zordu, çoğunlukla düz renklerdi ve inceydi. Katlı peçete sonraları çıktı. Yaz tatilleri çok verimli olurdu. Lokantaların kendi isimlerinin basılı olduğu peçeteler favorimdi. Onları kesinlikle alırdım, hem tatil hatırası hem de koleksiyonum için. Apartmandaki komşular da bilirdi, gittikleri yerlerden koleksiyonum için peçete getirirlerdi. Ay ne mutlu olurdum! Şimdiki çocukları peçete ile mutlu edebilir misin?
Kimin evinde yoktu ki! Ho ho ho Hoover, süpürür döver, her yeri temizleyen, Hoover Hoover, Hoover! Geldi mi melodisi kulağınıza?
O yıllar gerçekten evlerde dantel hep başroldeydi. Koltuk üzeri, masa-sehpa üzeri, televizyon, radyo.... Dantel koymadığımız bir yer var mıydı hatırlamıyorum:) En saçma olanı sanırım oturduğun koltuğun kol kısımlarına ve arkasına dantel koymaktı. Hoş, televizyon ve radyo üzerine koymak da çok mantıklı değil sanki:) Ben bu dantel konusuyla ilgili daha önce bir şeyler yazmıştım, hatta laf aramızda en çok yorum aldığım ve beğenilen yazılardan biri: Metamorfoz Danteller.
Yeşilçam filmleriyle ilgili eminim herkesin söyleyecek çok şeyi var. O yılları, o samimiyeti, saflığı nerde buluruz! Bu sebeple çocukluk kahramanlarımızı ne zaman uğurlasak içimizden de çok şeyi alıp götürdüğünü hissediyoruz. Hepsi nur içinde yatsınlar, bizlere eşi benzeri olmayan filmler bıraktılar.
Bursa`da Arabesk Yıllar sergisi kısaca böyle. Bursa`da yaşayanlar, Bursa`ya yolu düşenler; Bursa Kent Müzesi`ni görün mutlaka, sergi de cabası. Sergiyi kaçırdım diye üzülmeyin, bütün yıl boyunca ziyarete açık.
1970`li yıllarla duygusal bir bağınız varsa tıpkı bu sergi gibi size bir de kitap önerim olacak. Ayfer Tunç imzalı 2001 basımı kitap bir harika! Kitabın adı: Bir Mâniniz Yoksa Annemler Size Gelecek
494 sayfalık kitap ne mi anlatıyor? Okurken resmen o yıllara ışılandığımız, adından da anlaşıldığı gibi 1970`li yıllardaki hayatımızı anlatıyor. İşte bu.
"60`ları bilemem, ama 70`ler çocuk olmanın en güzel tarafı, özgürlük duygusuydu. Gerçi bunun anlamını bilmiyorduk, çünkü bütün arsalar, bahçeler, sokaklar, parklar, deniz kenarları bizimdi. İstediğimiz zaman gider, oynar, gelirdik. Bunun bir tür çocuk özgürlüğü olduğunu, arsalar ve yangın yerleri binalarla dolduktan, geniş, serin bahçeli evlerin yerini apartmanlar aldıktan, sokaklar arabaların egemenliğine terk edildikten sonra, büyüyünce anladık. Meğer şanslıymışız, çünkü özgürmüşüz."
Bir Mâniniz Yoksa Annemler Size Gelecek
sayfa 22
Bursa' arabesk yıllar sergisi muhteşemmiş.Fotoğraflara bakınca eski yıllara gittim resmen.Ahh o zigon sehpalar her evin olmazsa olmazı :))Danteller de öyle tabii :))Çocukları da alıp 15 tatilde bu sergiye mutlaka gitmeliyim.Bilgilendirici anlatımınız ve fotoğraflarınızla gözlerimi renklendirdiğiniz için teşekkürler :)
YanıtlaSilÇok hoş bir sergiydi bizim için. Annemin de bende olması iyi oldu. Bir defa da çocuklarla gitmeyi planlıyorum:) Umarım siz de tatilde gitmişsinizdir.
SilBen teşekkür ederim yorumunuz için:)
Ah Semi ne guzel yazmissin, her satiri okudukca bir seyler diyesim geldi, belki yuz yuze gorusme firsatimiz olursa o zaman dalariz eskilere diye umut ettim :)
YanıtlaSilAyfer Tunç'un bu kitabini teyzem yillar once anneme vermisti okumasi icin, o siralar teyzem hastaydi ve vefat etti. Sonrasinda annemin kitabi okuma firsati oldu mu bilmiyorum ama annemi kaybedince kitabi ben aldim. Hep elim gitti ama belki de annemle, teyzemle ustune konusamayacak, onlarin anilarini dinleyemeyecek olmanin burukluguyla erteledim okumayi.
Senin bu kitabi onermeni bir isaret olarak alip en yakin zamanda okumaliyim belki de :)
Bir de simdi dusununce, gazoz kapagindan, davetiyeye, kokulusu daha kiymetli not kagitlarindan peceteye ne cok sey biriktirmisiz cocuklugumuzda :D Bence bir ara bir araya gelip uzun uzun konusmaliyiz eskilerden, yenilerden ;)
Evet, keşke oturup bunları konuşabilsek... Ne güzel olur, öyle umalım ki olsun bir gün:) Gerçekten çok şey toplamışız, iyi de yapmışız aslında. Şimdi çocuklara bakıyorum, pek oralı değiller sanki. İlgi alanları farklı ama üzülüyorum bazen.
SilKitabın sende hüzünlü bir anısı varmış. Nur içinde yatsınlar...
Sana bir sinyal olabilir tabii ama okurken çok da fazla hüzünlenebilirsin.
Sevgiler Yasemen`ciğim...
Demek ki 80'lerde de değişen pek birşey olmamış. Aynı anne günleri, aynı koleksiyonlar, davetiye, peçete, kartpostal, kalem, para ve oyuncak koleksiyonum vardı. Hala duruyorlar benim de. Ay o dantellerden gına gelmişti, o zaman da o şekilde kullanılmalarından hoşlanmazdım hala hoşlanmıyorum. Tüm dantellerimi farklı değerlendirdim, annem çıldırdı ama olsun:)Meyve sebzenin mevsiminde tüketilmesi o zaman çok normaldi gerçekten, kışın ben domates hatırlamıyorum evde mesela. Zaten çok pahalı olurdu,kimse de almaya yanaşmazdı.
YanıtlaSilVe o tarif defterleri:))))Evet ya hepsi aynı. Şimdi düşündüm de... Toplum olarak, il farkı olmadan hemen hemen yakın gelir düzeyine sahip insanların yaşadığı aynı şeyler mi acaba o zamanki samimiyetin kaynağı? İnsanların birbirlerine yakınlık hissetmeleri? Günümüzde maddi manevi, ortak değerler hakkındaki düşünceler dahil her anlamda mevcut korkunç uçurum sebebiyle mi düşmanlık bu kadar arttı acaba?
Bursa'ya birkaç aya kadar yolumuz düşecek inşallah, hala açık olursa gezmeyi çok isterim. Sevgiler:)
Aslında sergi 70`li yıllar demiş ama 80`lerde aynıydı toplumsal yaşam anlamında. İncelerken ben de aynı düşünmüştüm.
SilKoleksiyonlarım benim de duruyor, gözüm gibi bakıyorum hepsine:) Meyve sebzeye hala dikkat ederim, eskilerden gelen bir alışkanlık. Çocuklara da öğretiyorum, zamansız meyve sebze almıyorum. Üzügünüm ama sağda solda gördükleri gibi kışın ortasında çilek, domates, salatalık, üzüm vs. yiyemeyecekler:)) Bazı şeyler hiç değişmesin istiyorum, bu da onlardan biri:)
Sanırım bu zamanında orta direk denen kısım pek kalmadı ya da çok küçüldü. İmkanlar çoğaldıkça ortak paydada buluşamaz olduk gibi geliyor. Televizyon kanalları çoğaldı, herkesin Dallas izlediği yıllardan çok uzağız artık. Gençler pazara gitmiyor, pazara gitmek bile bir kültürdü. Yerini büyük marketlere bıraktı. Mahalle yaşantısı bitti vs.
Ortak değerler her anlamda o kadar koptu ki sosyal medyada biri ufak bir şey paylaşsa birileri birilerine küfrediyor alttaki yorumlarda.
Bursa`ya yolun düşerse beklerim, sergiyi bir kez daha gezebilirim:)
Hafta sonu Bursa'dayız :) Fırsat bulup gitmek isterim, tam zamanında yazmışsın Semicim :)
YanıtlaSilNe güzel zamanlardı, anlattığın tüm notların bende karşılığı bire bir :)
Sağolasın :*)
Ne güzel oldu ama değil mi? Geldiğini gördüm Instagram`da:)
SilKeşke buralarda olsaydım da beraber gezseydik...
Kesinlikle gezilesi bir müzeymiş, çok beğendim, fırsatım olursa görmeyi çok isterim. Hepsi tam benlik, ne çok seviyorum eskileri, onlarda şimdi olmayan çok şey var, o günlere gitmek yeniden orada mutlu olmak mümkün değil, ne o günkü insanlar var ne de ben o yaştayım, bazen bunun hüznünü çok derinden hissediyorum, geçmişi benim hatırladığım o güzelliğiyle bugünleri de ileride geçmiş olarak hatırlatacak anılar yaratmaya çalışmaktan başka birşey gelmiyor elimizden :)
YanıtlaSilKeşke beraber gidebilsek Derya`cım, ne güzel olurdu.
SilSenin eskiye olan sevgini biliyorum, paylaşımlarında hep görüyorum o havayı.
Her dönem elbette kendine has ancak ben de o yılları çok ama çok özlüyorum. En çok evimizi, komşularımızı, o sıcak gülüşmelerimizi, mahallemizi...
O güzel anıları çocuklara anlatmaktan başka çaremiz yok, onlarla beraber Yeşilçam filmlerine bakmak çok keyifli.
Sevgiler Derya`cım...
Tebessüm ettiren kareler ve anı tazelemesi oldu bu yazı benim için. O yıllarda yaşanan ve azalan hatta biten değerler eşyaları gözümüzde sembolleştirdi. Bir duygusal bakıyoruz ki. Söylenecek çok şey var ama anne olarak çocuklarıma kendi özgür çocukluğumu yaşatamadığım için mahzunum.
YanıtlaSilBursa da ne güzel sergiler oluyor bu arada, şanslısınız.
Sevgiler benden..
Farkında olmadan nasıl da özgürmüşüz aslında. Ayfer Tunç çok güzel yazmış, kitabı okumadıysanız tavisye ederim.
SilO dönemden çok şey var özlenen, bizim çocuklarımız acaba neye özlem duyacak merak ediyorum.
Bursa`da zaman zaman güzel sergiler oluyor. Birkaç müzemiz var, gerçekten güzel. Bursa Kent Müzesi de bunların başında. Yolunuz düşerse beklerim.
Sevgiler...
Semi ne güzel anlatmışsın o yılları...
YanıtlaSilO günlere benim de gitmişliğim çok. Kısırlar, börekler, çocuk koşuşturmaları...
Benim de pasta defterim var hala annemden özenip yaptığım. Ayşenin keki, Samiye pastası diye yazmışım bazı tarifleri hatta ahahahaa :) O zaman öyleydi gerçekten de..
Ailesi Almanyada yaşayan tanıdıklarımıza gitmekten çok hoşlanırdım. Enfes peçeteler getirirlerdi ve ben onları toplayıp eve getirirdim. Peçete koleksiyonum hala duruyor benim de. Bir kız çocuğuna vermeyi planlıyorum ama kime teklif etsem ekşi suratla bakıyor suratıma ahahaaaaa :)
Öptüm seni ♥
Kim peçete biriktirir ki artık:) Düşünsene günümüz çocukları için ne anlamsız:)) Verme kimseye sakla kendine, ben öyle yaptım. Arada çıkarıp seviyorum onları:))
SilÖyle bir tarif defteriydi ki en son hatırladığım lime lime olmuştu:)) Her yanından notlar fışkırıyordu, annem sonra ne yaptı o defteri bilmiyorum. Gidince sorayım:))
Güzel yorumun için çok teşekküler:) Ben de öpüyorum seni:)
Harikaaaa. Okurken nerelere nerelere gittim. Misafirin çayı bitince annemin göz işareti beni çok sıkardı. Bu üstü çiçekli zigon sehpalar yazlıkta duruyor benim. Eskiciyim zaten ben. Ankara'da Vehbi Koç müzeside benzer duygular yaşatıyor insana. Aklıma getirdin en kısa zamanda bir kez daha ziyaret edeyim. Kitabı okumuştum. Kendi çocukluğumuz için arşivlik bir kitap bence. Sabah çayıma eşlik eden yazını büyük zevkle okudum, ellerine sağlık, sevgiler Semicim.
YanıtlaSilTeşekkürler Füsun`cum, ne güzel yorum yazmışsın.
SilKitabı bence gençler de okumalı, bir tarih kitabı:) Ben çocuklara anlatıyorum zaman zaman, çok şaşırıyorlar:) O eskicilik bende de var, koleksiyonlarım aynen duruyor. Bazı mobilyalar da annemin yazlığında.
Ankara`ya gitmiştim ama Vehbi Koç Müzesi`ne gitmedim. Vakit bulup Ankara`ya gidersem tekrar aklımda olsun o halde:)
Sevgiler...
Tek kelime ile duygularımı ifade etmem gerekirse "fevkalade" demek yerinde olur. Birçoğu halen babannemin evinde var. Bana bu fotoğraflar bayram günlerini ve çocukluğumu anımsattı.
YanıtlaSilNe güzel, beğenmenize sevindim. O dönemi birebir yaşamayanların bile bu mobilyalarla anısı vardır mutlaka. Sevgiler...
Silİnsan bazen geçmişe gitmek istiyor. Geçmiş eşyalara ve mekanlara mı gitmek istiyoruz yoksa çocukluğumuza mı? Özlediğimiz çocukluğumuzdur muhtemelen. Daha saf, daha huzurlu
YanıtlaSilEvet, cevap çocukluğumuz sanırım. Ama öte yandan o sıcak ortam, mahalle kavramı, birlik olma hali, ortak değerler de özlenen şeyler. Günümüzde hiç olmayan şeyler bunlar ne yazık ki.
SilBir içim su gibi çok sıcacık bir yazı olmuş. Çok hoş anlatmışsınız o yılları. Ben 90'lı yıllar furyasından olsam da bahsettiklerinizden çoğu bizde de vardı.
YanıtlaSilYalnız şunu biliyorum, annem henüz evlenmemiş bir evin bir kızıyken, evlerine radyo alınmış ve yıllarca (televizyon çıkıp da pabucu dama atılana kadar) evleri sürekli misafirler ile dolup taşarmış akşamları. Çok da keyif alırlarmış bu durumdan.
Gerçekten güzel günlermiş... Sitenizi yeni keşfettim ve böyle bir yazıyla keşfetmiş olduğuma da çok memnun oldum...
Saygılar,
Kurgu Dünyası.
Hoş geldiniz o zaman:)
SilSanırım herkes kıyısından köşesinden o yılları biliyor, yaşamamışsa da aile büyükleri anlatıyor. Ben de benim çocuklarıma anlatıyorum, ağızları açık kalıyor:)) Renkli televizyona olan tepkimiz, diziler, video kasetler, şeker, yağ için girdiğimiz kuyruklar...
Teşekkürler geldiğiniz ve yorumunuz için:)
Bursada olsaydm kesin giderdim..🙂 ben de 70 ve 80,li yılların çocuguym,neydi o günler..komser kolombo falan,80li yıllarda da poplerdi....🙂 arabeskin yavaş yavaş hızla arttıgı dönemdi aslında 70,li yıllar,daha sonra 80,li yıllarda iyice popüler oldu..90,lı yılların sonuna doğru ise etkisini yavaş yavaş yitridi..böle bi dönemden geçtik..🙂 of of,efkenlandımdı şimdi bi arabesk dinlim..🙂 elinize sağlık,notaljik gezi yaptik sayenizde..🙂
YanıtlaSilÇok acayip bir döneme denk gelmişiz, onu anlıyor insan. Nerden nereye...Böylesi bir süreç bir daha yaşanır mı bilmem. Yani radyonun televizyonun eve gelişinden cebimize sığan teknoloji canavarına kadar bir hızdan bahsediyoruz:)
SilTeşekkürler yorumunuz için, umarım yolunuz düşer sergiye de:)
Geçen yıl kısacık bir zaman diliminde Bursa Kent Müzesi'ni gezmiş bloğumda anlata anlata bitirememiştim. Bu anlamlı sergi ile birlikte tadından yenmez hale gelmiş.
YanıtlaSilNe iyi oldu rastladım yazınıza.
Bursa Kent Müzesi gerçekten görülmesi gereken bir müze, iyi ki gelmişsiniz. Her şehirde böyle müzeler olsa keşke dedirtiyor insana. Sergi bu yıl boyunda açık, belki gelirsiniz yine.
SilSevgiler...
Ah ne güzel yıllar ama bizim için emin ol bizim çocuklarımız da 2000'li yılların saçmalıklarınma nostalji ve özlemle bakacaklar Semi, her çağ güzel bence, yaşamasını bilene :) Ama en güzeli müzeler daha İstanbul'un şehir müzesi yok :)
YanıtlaSilİstanbul`un şehir müzesi yok mu?! Bilmiyordum cidden.
SilBizim çocukları ben de düşünüyorum zaman zaman. Çocukluklarını nasıl anlatacaklar diye. Her dönem ayrı güzel ona ben de katılıyorum. Öyle ya da böyle anlatacak bir şeyler bulacaklar:))
Gülümseten keyifli bir yazı olmuş yine. Benim de para koleksiyonum var. Bir de kalem biriktirirdim eskiden. Hala bir yerlerde kutularda duruyorlar.
YanıtlaSilZigon sehpa ise ömrünü doldurmadı sanırım. Denk geldiğim oluyor benim hala. Ve danteller. Ne önemliydi çeyiz için. Sandıkta bir bohça içinde beklemekteler bakalım. Oda takımla, salon takımı, vitrin takımı. Bir model yetmez en az iki takım olmalı...Şimdi en kabasından işleri yapan ben çocuk ve gençlik dönemimde bol bol dantel yapmıştım. Hatta abimin yatak odası takımı falan da ben örmüştüm. Erkeklere de verilir di ya....
Dantel işine hiç bulaşmadım ben nedense:) Ablamlar çok yapmıştı, yazdığın gibi oda takımları, masa örtüleri, yatak örtüleri... Annem benim çeyizime verdi bir yığın, zaman zaman çıkarıp parça parça yapıyorum bir şeyler. Takım olarak hiç kullanmadım.
SilKoleksiyonlarımın hepsi duruyor, gözüm gibi bakıyorum. Çocuklar peçete koleksiyonumdan bahsettiğimde çok anlamsız geldi onlara:) Bir insan neden peçete biriktirir ki değil mi ama:))
Çok teşekkürler yorumun için...
sergiye bayıldım
YanıtlaSilçocukluğumun evleri
kesinlikle özgür ve mutlu çocuklardık biz
hayır nedir de bilirdik
bir terbiye ve korku vardı ki olması gerektiğini düşünüyorum
anne babalığını bilen ana babalarımız vardı
şimdi özgürlük diye çocuklara terbiye verilmiyor malesef
bu kitabı okumayı istiyorum öneriye teşekkürler
harika bir yazı olmuş
sevgiler semi
Çok teşekkürler yorumun için:)
SilYazdığın gibi anne babadan bir çekinme vardı o zamanlar. Babamın bir kaş göz hareketi yeterdi, annemin de öyle. Özgürmüşüz bunu da sonra anladık.
Kitabı mutlaka okumalısın, çok şey bulacaksın, gülümseyip hüzünleneceksin.
Harikaymış 😀 Zevkle okudum.
YanıtlaSilTeşekkürler, sevindim:)
SilNe güzel bir sergi bu böyle :D
YanıtlaSilEvet, gerçekten öyle:)
SilO günlerden kalan eşyaları görünce hüzünleniyorum. O eşyalar sahipleriyle güzeldiler. Çok güzel bir sergiymiş, düzenleyenleri kutlamak lazım. Bol neşeli, keyifli bir pazar günü geçirmeniz dileğiyle...
YanıtlaSilÇok teşekkürler. Yazdığınız gibi hüzünlü aslında, ne o dönem kaldı ne o güzel insanlar...
SilSergi çok hoş, biz de gezerken çok eskilere gidip geldik.
Sevgiler...
İyi ki bu bloga yolum düştü ve içimi kıpır kıpır eden bir serginin tadımlık da olsa lezzetini aldım :) Ayfer Tunç'un kitabını bir kenara not ettim, mutlaka bakacağım. Neşeli sevgilerle.
YanıtlaSilİyi ki geldiniz o zaman:) Kitabı mutlaka okuyun, keyif alacağınızdan eminim.
SilSevgiler...
Çok eskilere gittim şimdi.İçiçe geçen zigon sehpalar ama dantelli,annemin günleri ve kurabiye tarifleri😊Radyodan müzik dinlemek,siyah beyaz tv,pul koleksiyonları☺Ne güzel yazmışsınız iyi ki yazdınız, nostalji oldu..Bursada yaşasaydım kesin giderdim o sergiye..Kaleminize sağlık
YanıtlaSilBi maniniz yoksa annemler size oturmaya gelecek :) Blog dünyasından 2 yıl kadar uzak kalmıştım, çok özlemişim yazılarınızı. Yaşım çok büyük olmasa da bu yazıda yazılanları çok iyi hatırlıyorum, misafir artık çay içmek istemediğinde kaşığını bardağın üzerine koyardı ne güzeldi eskiler :) elinize sağlık.
YanıtlaSilNe güzel bir sergiymiş.
YanıtlaSilBursada olsam gitmek isterdim.
İyi ve kötü yönleriyle sürekli bir değişim içerisindeyiz.
Çok hızlı değişiyor her şey.
Zigonları ve o yeşil şekerlikleri hiç unutamam çok eski yıllara gittim birden:))
YanıtlaSilBursada olsaydım bu güzel sergiyi kaçırmazdım. Paylaşım için teşekkürler.
YanıtlaSilNe hoş sergiymiş. Unutamadığımız 70'li ve 80'li yıllar! bizim çocukluk ve gençlik çağlarımızı yansıtan kareler. Masumiyet yılları...ne güzeldi herkes. Hâlâ büyük bir özlemle anıyorum o günleri. Bursa'ya yolumuz düşerse mutlaka gidip görmek isteyeceğim bir sergi. Paylaşım için teşekkürler Semi.
YanıtlaSilMerhaba, yazınız için teşekkürler. Bloggerların buluşma ve sosyal paylaşım platformuna sizleri de bekleriz. İyi çalışmalar.
YanıtlaSilKültürel ve hoş. :D
YanıtlaSilBu sergiden Bursa ' da yaşayan arkadaşlarımın sosyal medya
YanıtlaSilsayfalarından haberdar olmuştum . Ne güzelmiş , Çanakkale'den kalkıp
bu sergi için gelinirmiş . Hepsini hatırladım gülümseyerek , birtek hoover
düpürgeyi anımsayamıyorum :) ne güzel zamanlardı . Yazıyı
okurken bir gün
Merhaba, yazınız için teşekkürler. Blog yazarlarının buluşma ve sosyal paylaşım noktasına sizleri de bekleriz. Böylelikle içeriklerinizi bloggerlara tanıtabilir ve diğer bloggerlar ile kolaylıkla irtibat kurabilirsiniz.
YanıtlaSilGüzel ve sürekleyici bir yazı olmuş. Genel olarak sitenizde çok başarılı tebrik ederim.
YanıtlaSilHep böyle yazılar yazmak istiyorum ama hiç başaramıyorum. Teknoloji ve internet dünyası dışında bir yazı yazmaya resmen kelimelerim yetmiyor. Bende mecburen okuyarak yetinmeye çalışıyorum :)
YanıtlaSilay ne güzel fotolar. ayfer tunç en sevdiğim yerli yazaar :)
YanıtlaSil