Okundu bitti diye kenara bırakılacak bir kitap değil, klişe tabirle arşivlik. Tarih ve müzik bir arada, daha ne isterim! Memleket tarihinin önemli olaylarının şarkılı türkülü kayda geçmiş hali diyeyim kısaca. Murat Meriç`in seçtiği 100 şarkı içinde (kitabın sonuna eklenmiş bir de bonus bölümüyle az biraz fazlası) ya sözlerini ya da müziğini hatırladıklarımız da var, ilk defa duyduklarımız ya da şarkıyı bilip hikayesini hayretler içinde okuduklarımız. Bazıları ise çocukluk, gençlik anılarımız..
Kitap Ağaçkakan Yayınları'nın "hazır bilgi" serisinden. Gerçekten hazır bilgi, sıradan birinin kolay kolay toparlayamacağı müthiş bir bilgi kaynağı. Kitapta en çok hoşuma giden şarkının tarihini anlatıp orada bırakmaması. Anlatılan her olayın ardından şarkıya ulaşabileceğimiz bir "karekod" yani QR kodu verilmiş. Cep telefonunuza yüklediğiniz uygulama ile bu kodu okutup aynı zamanda şarkıyı da dinleyebiliyorsunuz. Kimin aklına geldiyse şahane!
Kitaptaki anlatım kronolojik bir sıra takip ediyor, aynı zamanda bölümlere de ayrılmış. Yeni Rejim İnşa Edilirken, Memleket Ahvali, Dünya Ahvali, Yeni Oyuncaklar gibi pekçok bölüm var. Murat Meriç`in önsözünde yazdığı gibi başka biri kitabı belki de başka şekilde bölümlere ayıracak, belki de bambaşka şarkılar seçecekti, belki de bu kitabı eksik/fazla bulacaktı. Ben Murat Meriç`in gözüyle, kulağıyla sevdim. Daldım gittim, hem okurken hem dinlerken...
İyi bir kitap okuyucusu olmadığım gibi beğendiğim kitabı da öyle sayfalarca yorumlayamam da. Sıkılırım. Sadece kitaptan biraz örnekleme yapmak isterim, ki kafanızda kitaba dair bir fikir oluşsun.
Memleket Ahvali bölümü tahmin edersiniz ki çok acı olaylarla dolu. Bir Moğollar şarkısı "Issızlığın Ortasında" her dinlediğimde beni Sivas Katliamı`nın o acı görüntülerine götürür. Yobazlığın, cehaletin ülke tarihine belki de en kara şekilde yazıldığı o güne...
Bir düş gördüm geçenlerde
Görmez olsaydım ah olsaydım
İçime şeytan girdi sandım
Keşke hiç uyumasaydım
Birdenbire
Ateş ve duman
Feryad-ı figan
Sanki elele
Geliyor habire
Üstümüze, üstümüze
Canlar, sazlar
Kan oldular
Kesildi teller
Durdu nefesler
Ama hala
Dimdik ayakta
Ayaktalar
Çığlık kalleş
Sessizlik mi dost
Ateş ve duman
Hain düşman
Issızlığın ortasında
Issızlığın ortasında
Ajda Pekkan`ın Eurovision Şarkı Yarışmasında seslendirdiği Pet`r Oil şarkısını herkes hatırlar. 1980 yılında ben daha 7 yaşındayım, yarışmayı da hatırlıyorum ama kaçıncı olduğumuzu kitaptan öğrendim. 15.sırada bitirmişiz yarışmayı. Ajda Pekkan`ın bu hezimet üzerine 3 yıl ülkeyi terk ettiğini yazmış Murat Meriç. Şarkı çok sevilmiş, çok satmış ama epey talihsizlikler de yaşanmış.
Sen gelmeden önce her yer karanlık
Dünya ıssız dünya durgundu bilmem niçin
Her yerde aradım tatlı bir ışık
Bir ateş bul gönlümü ısıtmak için
Sen gelince sanki bir güneş doğdu
Aydınlık günüm gecem artık çok güzel hayat
Sanki herşey birden bambaşka oldu
Sensiz ne kadar zormuş meğer ne güçmüş hayat
Aman petrol, canım petrol
Artık sana sana muhtacım petrol
Elinde petrol, sonunda petrol
Artık dizginlerim senin elinde petrol
Öyle gururlusun giremem yanına
Girmişsin kimbilir kaç aşığın kanına
Dolardan marktan başka laf çıkmaz dilinden
Neler neler çekiyorum senin elinden
Nice zengin dilber düşmüş ardına
Düş başka gerçek başka yar olmazsın sen bana
Belki gideceksin bir gün gerçekten
İşte senin ardından ağlıyorum şimdiden.
Gezi Parkı olaylarına gelince.... Bu bölümde beş şarkıya yer verilmiş. Yakın tarihimiz olduğundan herkesin aklına eminim çok daha fazlası gelir. Düşünüyorum da ne günler geçirmişisiz milletçe, daha da ne günler bekliyor bizi kim bilir...
Bir öyle bir böyle kelamlardan, yasaklardan
İllallah
Başına buyruk kararlardan, fermanlardan
İllallah
Aman aman bıktık valla
Aman aman şiştik valla
Bu ne kibir, bu ne öfke
Gel yavaş gel, yerler yaş
Satamayınca gölgelerini
Sattılar ormanları
Devirdiler, kapadılar
Sinemaları, meydanları
Her tarafın AVM'den
Geçesim yok bu köprüden
N'oldu bizim şehre n'oldu
Hormunlu bina doldu
Aman aman bıktık valla
Aman aman şiştik valla
Bu ne kibir, bu ne öfke
Gel yavaş gel, yerler yaş
Gel yavaş gel, yerler yaş...
Hüsnü perişan oldu bibaht kaldı aziz İstanbul
Bu gam, bu gaz bu kederle
taş kalmadı taş üstünde
Ne oldu sana böyle, söyle söyle söyle....
Seni böyle istemem, istemem
Ammaan...
Aman aman bıktık valla
Aman aman şiştik valla
Bu ne kibir, bu ne öfke
Gel yavaş gel, yerler yaş
Kitap Ağaçkakan Yayınları'nın "hazır bilgi" serisinden. Gerçekten hazır bilgi, sıradan birinin kolay kolay toparlayamacağı müthiş bir bilgi kaynağı. Kitapta en çok hoşuma giden şarkının tarihini anlatıp orada bırakmaması. Anlatılan her olayın ardından şarkıya ulaşabileceğimiz bir "karekod" yani QR kodu verilmiş. Cep telefonunuza yüklediğiniz uygulama ile bu kodu okutup aynı zamanda şarkıyı da dinleyebiliyorsunuz. Kimin aklına geldiyse şahane!
Kitaptaki anlatım kronolojik bir sıra takip ediyor, aynı zamanda bölümlere de ayrılmış. Yeni Rejim İnşa Edilirken, Memleket Ahvali, Dünya Ahvali, Yeni Oyuncaklar gibi pekçok bölüm var. Murat Meriç`in önsözünde yazdığı gibi başka biri kitabı belki de başka şekilde bölümlere ayıracak, belki de bambaşka şarkılar seçecekti, belki de bu kitabı eksik/fazla bulacaktı. Ben Murat Meriç`in gözüyle, kulağıyla sevdim. Daldım gittim, hem okurken hem dinlerken...
İyi bir kitap okuyucusu olmadığım gibi beğendiğim kitabı da öyle sayfalarca yorumlayamam da. Sıkılırım. Sadece kitaptan biraz örnekleme yapmak isterim, ki kafanızda kitaba dair bir fikir oluşsun.
Memleket Ahvali bölümü tahmin edersiniz ki çok acı olaylarla dolu. Bir Moğollar şarkısı "Issızlığın Ortasında" her dinlediğimde beni Sivas Katliamı`nın o acı görüntülerine götürür. Yobazlığın, cehaletin ülke tarihine belki de en kara şekilde yazıldığı o güne...
Bir düş gördüm geçenlerde
Görmez olsaydım ah olsaydım
İçime şeytan girdi sandım
Keşke hiç uyumasaydım
Birdenbire
Ateş ve duman
Feryad-ı figan
Sanki elele
Geliyor habire
Üstümüze, üstümüze
Canlar, sazlar
Kan oldular
Kesildi teller
Durdu nefesler
Ama hala
Dimdik ayakta
Ayaktalar
Çığlık kalleş
Sessizlik mi dost
Ateş ve duman
Hain düşman
Issızlığın ortasında
Issızlığın ortasında
Ajda Pekkan`ın Eurovision Şarkı Yarışmasında seslendirdiği Pet`r Oil şarkısını herkes hatırlar. 1980 yılında ben daha 7 yaşındayım, yarışmayı da hatırlıyorum ama kaçıncı olduğumuzu kitaptan öğrendim. 15.sırada bitirmişiz yarışmayı. Ajda Pekkan`ın bu hezimet üzerine 3 yıl ülkeyi terk ettiğini yazmış Murat Meriç. Şarkı çok sevilmiş, çok satmış ama epey talihsizlikler de yaşanmış.
Sen gelmeden önce her yer karanlık
Dünya ıssız dünya durgundu bilmem niçin
Her yerde aradım tatlı bir ışık
Bir ateş bul gönlümü ısıtmak için
Sen gelince sanki bir güneş doğdu
Aydınlık günüm gecem artık çok güzel hayat
Sanki herşey birden bambaşka oldu
Sensiz ne kadar zormuş meğer ne güçmüş hayat
Aman petrol, canım petrol
Artık sana sana muhtacım petrol
Elinde petrol, sonunda petrol
Artık dizginlerim senin elinde petrol
Öyle gururlusun giremem yanına
Girmişsin kimbilir kaç aşığın kanına
Dolardan marktan başka laf çıkmaz dilinden
Neler neler çekiyorum senin elinden
Nice zengin dilber düşmüş ardına
Düş başka gerçek başka yar olmazsın sen bana
Belki gideceksin bir gün gerçekten
İşte senin ardından ağlıyorum şimdiden.
Gezi Parkı olaylarına gelince.... Bu bölümde beş şarkıya yer verilmiş. Yakın tarihimiz olduğundan herkesin aklına eminim çok daha fazlası gelir. Düşünüyorum da ne günler geçirmişisiz milletçe, daha da ne günler bekliyor bizi kim bilir...
Bir öyle bir böyle kelamlardan, yasaklardan
İllallah
Başına buyruk kararlardan, fermanlardan
İllallah
Aman aman bıktık valla
Aman aman şiştik valla
Bu ne kibir, bu ne öfke
Gel yavaş gel, yerler yaş
Satamayınca gölgelerini
Sattılar ormanları
Devirdiler, kapadılar
Sinemaları, meydanları
Her tarafın AVM'den
Geçesim yok bu köprüden
N'oldu bizim şehre n'oldu
Hormunlu bina doldu
Aman aman bıktık valla
Aman aman şiştik valla
Bu ne kibir, bu ne öfke
Gel yavaş gel, yerler yaş
Gel yavaş gel, yerler yaş...
Hüsnü perişan oldu bibaht kaldı aziz İstanbul
Bu gam, bu gaz bu kederle
taş kalmadı taş üstünde
Ne oldu sana böyle, söyle söyle söyle....
Seni böyle istemem, istemem
Ammaan...
Aman aman bıktık valla
Aman aman şiştik valla
Bu ne kibir, bu ne öfke
Gel yavaş gel, yerler yaş
Müzik hayatımız aslında. Mutlulukta, acıda, hüzünde... kısacası her halimizde sarıldığımız bize iyi gelen en iyi ilaç. Alın bu kitabı, yapın yanına bir kahve. Memleket tarihini bir de böyle öğrenin, okuyarak ve dinleyerek...
Kim düşündüyse aklına sağlık. Ne güzel bir kitap olmuş. En kısa zamanda ben de sipariş edeceğim.
YanıtlaSilVesile olduysam ne mutlu bana. Umarım en az benim kadar keyif alırsın:)
SilBencede güzel fikir, tarihi öğrenmenin pratik ve eğlenceli şekli. Moğolların "dinleyiverin gari" şarkısı favorimdir mesela, szöleri manidar gelir hep, diğerleri de çocukluk yıllarımdan aşina "amann petrol'ü" saç fırçalarını mikrofon yapıp az söylemedik :)
YanıtlaSilEvet, amannn petrol söylemeyen yoktur sanırım:))
SilSevgiler Derya`cım...
Müzik dinlemeyi seven biriyim. Hikayelerini severim.
YanıtlaSilKanımca severim bu kitabı :)
O zaman kesin seversiniz:) Detaylarda boğulmadan çok güzel bir anlatımı var.
SilOkumayı da müzik dinlemeyi de çok severim. Demek sıra, müziği okumaya gelmiş ;)
YanıtlaSilO zaman bu kitap tam size göre:))
SilHarika bir düşünce. Müzikle beraber memleket tarihi. Kitabi cok güzel anlatmışsınız bu arada :)
YanıtlaSilAnlatmaya çalıştım diyelim:) Beğendiyseniz ne mutlu:)
SilÇok mantıklı ve güzel bir çalışma olmuş, bize bildirdiğiniz için de teşekkür ederiz :)
YanıtlaSilRica ederim, keyifle okuyacağınızı tahmin ediyorum:)
SilNe güzel kitapmış aaa :) müzikli hem de :))
YanıtlaSilKitabı not ettim, tavsiyene de uyarak
şöyle kahvemle birlikte..miss gibi olur :)
teşekkürler Semi.
Rica ederim. Okuduktan sonra görüşlerini de beklerim:) Umarım en az benim kadar beğenirsin:)
Silkitabı aldım ama internetten cep telefonuna indirilecek uygulamanın ne olduğu neden bi yerde yazmıyor?
YanıtlaSilMerhaba, yazıda ben de belirtmemişim. Hemen yazayım: "QR kod okuyucu" diye cep telefonun uygulamalar kısmına yazarsanız hemen çıkar. Ya da "QR reader" yazabilirsiniz.
Sil