Çocukların okulunun her yıl nisan ayında bir hafta tatil olmasını çocuklardan sonra sanırım en çok ben seviyorum. Komşu ülkeye uzanıp döndüğüm bu tatilde nerelere uğradım, kimlerle karşılaştım, neler gördüm sırasıyla anlatırım ancak bugün Selanik deyince beni en çok heyecanlandıran yeri en başta anlatmak istiyorum: Atatürk Evi
Okul hayatım boyunca hep kitaplardan gördüğüm ve okuduğum evi ilk kez görecek olmamdan dolayı çok heyecanlıydım. En son yazacağımı şimdi yazayım: ev biraz hayal kırıklığı!
Mustafa Kemal Atatürk'ün 1881 yılında doğduğu ve babası Ali Rıza Efendi'nin vefatına kadar yaşadığı Atatük Evi`nin Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yürütülen restorasyon çalışması yaklaşık üç yıl sonra tamamlanarak geçtiğimiz ağustos ayında yapılan törenle tekrar ziyaretçiye açılmış. Buraya kadar her şey gayet normal. Ancak daha önceki "ev" halinden eser yok. Eşyalar olmayınca evdeki yaşanmışlık hissi de yok olmuş. Ev modern bir müzeye dönüşmüş. Duvarlarda ışıklı panolar ancak odalar boş.
Atatürk Evi üç bölümden oluşuyor: Zemin katta "Atatürk ve Çocuk Odası", birinci katta "Selanik Odası" ve "Manastır Odası", ikinci katta "İstanbul Odası" ve "Ankara Odası" bulunuyor. Ayrıca evin eski düzenini anlatan maketler de katlarda sergileniyor.
Atatürk`ün doğduğu oda...yorumu size bırakıyorum.
İkinci kattaki "Ankara Odası"nda heykeltraş Murat Daşkın`ın silikondan yaptığı Atatürk heykeli gerçekten çok başarılı.
Zemin kattaki "Atatürk ve Çocuk Odası" gayet özenli hazırlanmış. Bir tarafta Atatürk`ün çocuklara ne kadar çok önem verdiği ve sevdiği anlatılırken, diğer tarafta çocuklar için uygun bir oda düzenlenmiş. Okuyabilecekleri Atatürk ile ilgili kitaplar, memory oyunu ve izleyebilecekleri kısa bir film.
Özetlemem gerekirse; ev çağdaş müze anlayışında düzenli bir şekilde yenilenmiş. Panolar, anlatımlar yeterli. "Çocuk ve Atatürk" bölümü en sevdiğim bölüm oldu. Tek sorun daha önce de değindiğim gibi yaşanmışlık hissinin ortadan kalkması. Oradaki görevliyle bu konuyu paylaştığımda bana zaten eski halinde bulunan eşyaların çoğunun ailesine ait olmadığı, çünkü evin müze olana kadar farklı aileler tarafından kullanıldığını, dolayısıyla eşyaların bazılarının diğer ailelerden kaldığı yönünde açıklamada bulundu. Daha önce müzede yer alan eşyaların ise Türkiye de bir müzede sergilendiğini söyledi.
Her şeye rağmen Atatürk`ün doğduğu evi görmek gerçekten heyecan verici. Çocuklarla evi gezerken, bir kez daha Atamızın ne kadar önemli ve değerli bir insan olduğunu, düşüncelerini, yaptıklarını, yaşamını konuşarak dolaştık. Atatürk`ün çocukken bahçede altında oynadığı nar ağacını görünce hayallere daldık.
Daha önceleri Türk Konsolosluğu`ndan giriş yapılan ev, restorasyon sonrası arka kapıdaki güvenlikten geçilerek yapılıyor.
Adres: Apostolou Pavlou 17, Selanik
Ziyaret saatleri: 10.00-17.00 (pazartesi günleri hariç her gün)
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Türk tarihinin önemli mirasları arasında yer alan ve 10 Kasım 1953 yılında "Atatürk Evi" olarak Selanik'te ziyarete açılan yapı, Rodoslu Müderris Hacı Mehmet Vakfınca 1870 yılında yaptırıldı. Ali Rıza Efendi ise iki kez mülkiyet değiştiren bu evi Ata'nın doğumundan birkaç yıl önce kiraladı ve 1888 yılında vefatına kadar bu evde ikamet etti.
Atatürk, bu evin ikinci katında, güney taraftaki odada dünyaya geldi. Atatürk, daha sonraki yıllarda Selanik'teki görevi sırasında annesi ve kız kardeşiyle bu evde kaldı. Selanik kentinin 1912 yılında Yunan yönetimine geçmesinin ardından ev Türkiye ve Yunanistan arasındaki anlaşma gereğince Yunan hükümetine bırakıldı. Daha sonraki yıllarda Selanik Belediyesi bir Yunan ailenin mülkiyetine geçen evi Atütürk'e hediye etmek üzere satın aldı. Ev, 19 Şubat 1937 tarihinde Türkiye'nin Selanik Başkonsolosluğuna teslim edildi. Bina 1950 yılında başlatılan çalışmaların tamamlanmasının ardından Atatürk'ün 15. ölüm yıl dönümü olan 10 Kasım 1953'te "Atatürk Evi" olarak ziyarete açıldı. (Kaynak: Sabah Gazetesi, internet)
Not: Fotoğraflar eşime ve bana aittir. Lütfen izinsiz kullanmayın.
Ev, resimlerinde gördüğümüz gibi. :) dışarıdan görüntüsü.
YanıtlaSilHeykel insanı başka aleme götürüyor. Gerçek gibi. Yapanın emeğine sağlık.
Eşyalardan hariç orjinalliği bozulmamıştır umarım. Bizdeki restorasyon çalışmalarından çıkarılan anlam şu: yık yeniden yap.
Bizdeki anlayış aynen yazdığın gibi. Ben zaten bizde "restore ediliyor" denen bina için hep korkuyorum, acaba altından ne çıkacak diye.
SilSemicim ne güzel bir gezi, evin içinin bu denli boş oluşu gerçekten hayal kırıklığı, bizim buradaki Selanik'teki evin örneğinin aynısı, neyseki içerisi burada daha güzel, inşallah buraya gelir ve burdakini de gezersiniz, Atatürk'ün evini gezerken çok heyecanlanmıştım bende, onun eşyaları, bir zamanlar yürüdüğü merdivende yürümek, o çatı altında o evde olmak gerçekten çok ilginçti.
YanıtlaSilAnkara`ya tekrar yolum düşerse görmeli demek ki Derya`cım.
SilBizim burda da Atatürk Evi var ve eşyalı falan, gayet güzel.
Doğduğu evi çocuklarla birlikte görmüş olduk ama gerçekten çok daha iyi düzenlenebilirdi.
Gezdiğiniz evi gördüğümde (fotoğraflarınızdan), ne yalan söyleyeyim, bozum oldum doğrusu. Dediğiniz gibi o mekanın içinden yaşanmışlık çekilip alınmış. E o zaman ne anlamı kaldı ki? Keşke o evi o dönemin eşyaları ile süsleseler, keşke döşemeyi hiç değiştirmeyip, eski eve girildiğinde duyulan o tahta kokusunu devam ettirmiş olsalardı. Ya da hiç değilse, o eve hiç bir şekilde elektronik sokmamış olsalar bile daha iyi olabilirdi. Ama yukarıdaki yorumda Uyuşuk Hayalperest'in de dediği gibi; yık yeniden yap anlayışı çok hakim.
YanıtlaSilGezip görüp bize de gösterdiğiniz için teşekkürler.
Aynı duyguları ben de ilk içeri girdiğimde yaşadım. Evde soğuk bir hava esiyor gerçekten. Restore ediyoruz derken işin tadını kaçırmışlar. Bizdeki restorasyon çalışmaları genellikle "biz daha iyisini yaparız" şeklinde. Ama olması gereken bu mudur? Daha iyisi değil, eskiyi korumak olmalı amaç.
SilGezdik gördük, çocuklara gösterdik. İçim buruk:(
Atatürk heykeli oldukça gerçekçi olmuş. Ancak evin içine o dönemde kullanılan eşyaların birer kopyası belki de dekor amaçlı bile olsa yaşanmışlığı arttırmak adına konulabilirdi. Bu haliyle bana biraz "Anne Frank House"u hatırrlatı nedense. Yine de görülmeli tabii. Ben ilk fotoğrafı görünce bile etkilendim (duygusal anlamda) ne yalan söyleyeyim.
YanıtlaSilAtatürk heykeli çok etkileyiciydi, hatta ziyarete gelen bir teyze uzun süre önünden ayrılamadı.
SilDüşüncelerine aynen katılıyorum. Dekor bile olsa o döneme ait eşyalarla ev havası korunabilirdi. Modern olacak, daha iyi olacak diye tadını kaçırmışlar.
Yine de etkileyici. Orada bulunmak, yıllardır kitaplarda okuduğumuz Selanik`te olmak, çocuklara Atatürk`ün doğduğu ev demek...
Ben gitmedim ama eski halinin resimlerini hatırlıyorum o hali daha güzeldi bu hali kişiliğini kaybetmiş :(
YanıtlaSilEski hali bence de çok daha iyiymiş. Eşyasız hiç olmamış:(
SilÇok haklısın düşüncelerinde. Geçen gün Tarihin Arka Odası'nda konuştular "orijinali olmasa bile o dönemin eşyaları hazırlanıp yerleştirilebilirdi" dediler. Orhun da geçen ay Selanik'e gittiğinde ziyaret etti, "bomboş" diyor çocuk.
YanıtlaSilBen bir de restorasyonun 3 yıl sürmesine takığım. Çok uzun bir süre.
Fakat her şeye rağmen Ata'nın doğduğu evi görmek çok güzel.
Orhun haklı. Bomboş gerçekten. Aynen katılıyorum, o döneme ait eşyalar konabilirdi. (ki orjinal olmasa bile) Oradaki görevliye sorduğumda iki yıl kadar demişti ancak birkaç haber okudum. Üç yıl sürdü diyor. Ben de bilemedim neden o kadar uzun sürmüş.
SilEvi görmek ve çocuklarla ziyaret etmek her şeye rağmen güzeldi.
Savarona'ya olanlardan sonra buna şaşmamak lazım. Sahi savarona nerede?
YanıtlaSilMakedonya'da doğduğuna dair de epey söylem var.
YanıtlaSilİstediğimde keşke ben de uzaklara gitsem bu aralar o kadar çok ihtiyacım var ki.
YanıtlaSilGerçekten de evin dış görünümü kitaplarda gördüğüm gibi.Her ne kadar modern müze anlayışı ile restore edilse de orada duruyor olması bile güzel ve gurur verici.
Murat Daşkın'ın ellerine sağlık ne muhteşem bir heykel olmuş.
Bizler içinde gezip,görüp böyle güzel yazılar hazırladığın için ayrıca teşekkürler.
Sevgiler Semicim.
Var ya! Selanik, TÜRKİYE toprağı olsa, o yapı bu kadar korunmaz, 20 katlı bir toki ile orası patates baskısından hallice olurdu!
YanıtlaSilAtatürk'ün doğduğu evi ben de böyle hayal etmezdim. Işıklı panolar, modern tasarımlar filan hoş ama insan farklı şeyler görmek istiyor evet yasanmislik, izler. Eşyalar filan kopya edilebilirdi sanki...
YanıtlaSilBende hayal kırıklığına uğradım.Bu kadar boş olmamalıydı.Neden gereken şeyler yapılmıyor....
YanıtlaSilBunu haketmiyor Atamızın doğduğu ev...
Hayalimizdeki Atamızın evi değil gerçekten. Dolu dolu bir ev beklerdim. Neden yapılmıyor ben de bilmiyorum.
Silgüzel bir gezi ziyareti olmuş..fotograflar harika..elinize sağlık..:)
YanıtlaSilÇok teşekkürler:)
Sil