Büyümeyle Karışık Sancılı Satürn Günleri

Kasım... En sevdiğim kendisi; yıl sonunun habercisi, büyük kararların arifesi. Kendini baştan yaratmaya  karşı azim, yenilenme/arınma kararları, ortaya yayılan olasılık hesapları, bir takım işlerin kokusu... hep bu döneme rastlar. Benim de biraz işim var kendisiyle laf aramızda, kanım yeteri kadar kaynarsa doğum günümü kutlamaya niyetliyim mesela:)
Ben böyle planlar yaparken evdekiler ise kurguların pençesinde gidiyor:) İstem dışı olarak Roland Emmerich`in "2012" filmini kıyısından izlediklerinden beri hayatımızı 21 aralık tarihine ve çok bilmiş Mayalar`a odakladık:)


.....................
Peer  Ole: Düşünsene 21 aralıktan sonra ödev olmayacak!
(eh pesimist olmaya gerek yok, çocuk haklı:))
.....................
Peer Ole: Anneeeee, 21 aralık gelmeden birkaç ülke görsek mesela, değişik yerler?
Kai Felix: Kapadokya, Kapadokya!!!
Peer Ole: Salak! Kapadokya başka bir ülkede değil, Türkiye`de! Ben başka ülke demiştim.
Ben: Kardeşine salak demesen, bilmeyebilir:) Şimdi bu mu kaldı yani, gitsek gitsek nereye gitsek:))
(Kai Felix`e kalsa Safranbolu da hala Avrupa`da bir yerde, henüz belli değil nerde:))
......................
Peer  Ole: Aslında artık okula gitmesek de olur, nasıl olsa zaman azaldı!
(yemezler koçummmm:)
......................
Film bir tarafa, onların muhabbetlerine, kafalarına, özgürlüklerine, esprilerine bayılıyorum.
Ben de bazen kaşınıyorum zannımca . Onların anlayacağı dilde espriler yapıyorum ama hemen uyarı geliyor: "anneeee onlar genç espriler, sana uymuyor!"Tamam anladık, çıtır bir durum söz konusu değil. Ama ama ama....tam da doğum günüme ramak kalmışken, her an depresif bir duruma girme ihtimali varken böyle "lönk" diye insanın yüzüne vurulur mu:)) Bu yaşta bunları diyen ilerde bana ne yapmaz? Çocukların maskarası olur muyum, olurum!
Bu hususta annem ve onun "özlü anne sözleri" gelir aklıma. Gün gelir arada sırada çıkar karşıma; düşüncelerime karışması tamam da, ya ağzımdan çıktığı anlar! Bence en komik şekli o. Annemin vurgularıyla üstelik! Çocuklar çakıyor durumu bazen: "Anne, anneannem gibi konuşmasan diyorum!"

Bunun özeti belli işte: BÜYÜYORUM daha ne olsun:)

İşin büyüme kısmına lafım yok da, şu sıralar Satürn ile başım belada. Dünyayı zor takip ederken gökyüzü hareketleri hiç ilgimi çekmese de arkadaşlar sağ olsun gerekli hatırlatmaları yaptılar:) Daha önce nerdeydi ve ne haltlar karıştırdı bilmiyorum ama Satürn bu kez Akrep`e konuşlanmış ve gitmeye de niyeti yokmuş. Ha işte bunu bildiğim çok iyi oldu! Yaptığım/yapacağım saçmalıkların, tembelliklerimin, hatalarımın faturasının adresi belli artık. Bunu bilmeseydim daha mı normal davranırdım acep? Amannnn nasıl olsa Satürn suçluymuş deyip yayar mıydım iyiden iyiye?!

Yok canım, Satürn bir tarafa, ben bir tarafa...kim takar! O korksun benden! (yani lafın gelişi, korkmasına gerek yok. Şimdi durduk yere kızdırmayalım kendisini:))

Hikayemiz şöyle başlar: 

"Kahramanımız bir gün uyanır.(bahsi geçen gerçek bir uyanıştır:)) Köşede aylardır tozu bile alınmamış bir dikiş makinesi ağlamaklı gözlerle ve ısrarla ona bakar. Kendisini yoklar, isteklidir ama ya Satürn! Onu ne yapmalı diye içinden konuşur kendisiyle. Heyyyyt, kararlıdır ama, eline toz bezini alır ve kulağındaki müziğin ritmine kapılıp bitirir işini. Aldığı gazla kumaşları ayıklar, düzenler. İpliklerden bitenlerin makaralarını ayırır. (Çocuklar tekerlek olarak kullanacaktır. Gururludur, kendisine benzetmiştir onları da:)) Herkes rahatlamıştır, çekinerek geçer makinenin başına. Evet! Diker, diker, diker....parmakları yara oluncaya, tırnakları çıkıncaya, beli bükülünceye kadar diker...."

Diyeceğim o ki: Dikiş zamanı başlamıştır! Ama kimse benden parmaklarımın yara olmasını beklemesin:))

Hazır el atmışken dolapları da karıştırdım. Geçen yılın kermeslerinden kalanlar, arada diktiklerim...Fark ettim ki sıkılmışım bazılarını görmekten! Seçmek serbest, aşağıdakilerden biri sizin olsun. Aramızda şöyle yapalım: yorum kısmına "meeee" yazsanız bile olur, "bizımlasın" dır bunun anlamı ve katılmışsındır artık çekilişe. Şanslıysanız haftaya perşembe burada buluşuruz. Yok, benim hem aşağıdakiler, hem de yukarıdakilerle ilgili sorularım da olacak derseniz beklerim: serensch@gmail.com

Not 1: Bugüne kadar bir isminiz yoksa hemen edinirseniz ve yorumu öyle bırakırsanız sevinirim:)

Not 2: Kargoyu dert etmeyin, bugün iyiliğim üstümde:)

Not 3: Hımm sonra; Efes Pilsen Blues Festivali`ni unutmamak lazım. Hani şu 23 yıldır bıkmadan usanmadan şehir şehir gezen festival. Başladı çoktan, bu sene 2 kasım-8 aralık tarihleri arasında. 20 şehirde, 24 konser! Gidin yakalayın hangi şehirdeyseniz demek geliyor içimden, bir yandan da uyarmak lazım; 24 yaş sınırı kondu bu sene ilk kez. Daha çok bilgi için, buraya.